bugün

entry'ler (3734)

e nabız

komik olaylara ve aramızda yasayan oksijen israfı canlılara rastlamamıza yarıyor. Örnek vaka;
-ehliyet raporu cıkartacaktım.
-kan grubunu biliyor musun?
-hoca e-nabız diye bi şey var ordan baksana.
-bakıyorum. ama hiç tahlilin görünmüyor. Görünse sormazdım zaten.
-hoca ben nerden bileyim hiç hastaneye gitmedim tahlil yaptırmadım.

aşı yaptırmayan aile sayısının 23 bine çıkması

aşı yaptırmayanlar yüzünden kampanya üzerine kampanya yapılıyor. Yaptırmayan yine yaptırmıyor. Yaptırana tekrar tekrar yapılıyor. olan; aşı yapan ve yaptırana oluyor yine. Son olarak 9-11aylıklara ekstra kızamık aşısı kondu. Ülkede artık görülmeyen kızamık görülmeye başlandı. Suriyeliler ilk baslarda kacak girenler ası yaptırmadıgından bir miktar etkili tabi ki.

meneviş

orta anadolu karaman yöresinde menengiç için kullanılan ifade. mavisi parlak koyu metalik bir renktir. nasıl bir dönemden geçmişsek kimse bir bitki olduğunu bilememiş ve adını verdiği şeylerin anlamı zannedilmiş.

yavuz dizdar

ülkemizde doktora laf sokmanın prim yaptıgını bilip bunu kullanan doktordan bozma radyoloji onkoloğu. kendisine marjinal ot çöp severler profesör zannederler. oysa ne profesörlüğü var ne de tedavileriyle birilerini iyileştiren bir kariyeri.

her bilim insanı gibi endüstriyel gıdaların zararlarından bahsetmekte ve bir ayrıcalığı olmamakta. ama diğerlerini kötüleyip kendine yer edinince oldukça el üstünde tutuldugunu farketmiş.

son olarak "bazı doktorlar paraya meftun olmuşlar" diyor. paraya meftun olmak sanırım para için çalısıp asıl görevinden uzaklaşmak. doktorun görevi hastanın hastalığını belirlemek. tedavisini gerçekleştirmek ve hastanın gelecekte hastalıktan korunması için önlemler almasına yardımcı olmak.

pekala bu arkadas bunu yapmış mı? hayır, paraya meftun olmuş. hiç hasta muayene etmeyeceği, tedavi olarak grip ilacı dahi yazmayacağı teknik bir bölüm olan radyoloji onkologlugunu seçmiş. yani bir onkoloji doktoru uzmanımız radyoterapi yazarsa bu arkadasa gönderiyor bu da günlük 5 dakika hastanın gereken yerine radyasyon uygulanmasında çalısıyor. oldukça iyi kazancı olan, ayrıca hiç risk almayan bir bölüm. kazancı iyi, radyoaktivite aldıkları için çalışma saati düşük, izni bol, nöbeti olmayan, hastayla tartışması olmayan, tanı veya tedavi kararı vermeyecek ve riski olmayan tus sınavında da hayli yüksek puanla girilen bölümlerden birini tercih etmiş. böyle insanlar paraya meftun olmasaydı ve insan sağlığı tanı ve tedavisinde yer alsaydı gerçekten taktir ederdim ama bu kişiyi taktir edemem. hem en risksiz, rahat bölümlerden birini tercih edeceksin, sonra nasılsa sen kimseye tanı veya tedavi verecek pozisyonda değilken diğerlerine atıp tutacaksın. bunu da medyatik olarak, yok gezen tavuk yetiştirip para kazanarak, yok kitap satarak, yok söyleşiler yaparak saglayacaksın. bir kişi de desin ki bu adam beni muayene etti de iyileştirdi. yok öyle şey. röntgene gönderdiğinizde röntgen çeken teknisyenden çok da farklı değil.

82 yaşındaki yusuf topal ı kim öldürdü sorunsalı

yeni haber. dün yusuf topal ın avukatı ve yakınları diyordu ki
Elinde raporla giden dedeme anneannem için ilaç yazmadı. (torunu merve saylam)
Annemin ilaçlarını yazdırmak için gitmişti(oğlu)
eşine gereklii olan ilaçları alamamıştır(avukatı)

bunun gibi bir sürü açıklamaları var. bugun ise öğrenmişler ki doktor istediği ilacı keyfine göre yazar veya yazmaz. büyük bir çark ettiler. yusuf topal için ilaç yazdırmaya gitmemişti, evde sağlık için basvurmaya gitmişti diyorlar veya eve gelip ilaçları yazabilirdi diye ekliyorlar. oysa evde bakım birimi kuruldugundan itibaren aile hekimleri sözleşmesinde yazan evde bakım koordinasyonu görevi kalkmış oldugu halde bu maddeye dayanmaya çalısıyorlar. oysa yine yanlış. o madde çoktan geçerliliğini yitirmişken bile yitirmeseydi dahi "aile hekimi acil durum dışında kendine kayıtlı hastalara hizmet verir." ifadesi en büyük geçerliliktir. ayrıca koordinasyondan kasıt evde bakım birimine bildirir onlar evde bakım biriminde görev alan doktor hemşireyi ayarlar. kendisi gidip hasta basında reçete yazmaz. ha kendi aile hekimi gidip evinde yazıyormuş. oğlu böyle diyor. dogru değildir ama
diyelim ki dogru; demek ki o doktorun basına da bela olmuşlar doktor onlarla uğrasmaktansa görevi olmayan birşeyi sırf hır gür çıkartmasınlar diye yapmak zorunda kalmış. tehditle kötülükle iş gördürünce veya doktorun iyi niyetiyle olan bir şeyi kanuni zannetmişler. evde bakım biriminden hizmet alıyor olsalardı baska bir ile gideceklerinde de nereye basvuracaklarını bilirlerdi. aile hekimini evde bakım birimi zannetmezlerdi. ararlardı 4443833 ü evde bakım gelir evinde ilacını da yazar baska ihtiyaclarını da varsa giderirdi. ama olmaz. illa aile hekimine gidecek ondan isteyecek. çünkü kavga dövüşle inatla önceki aile hekimine yaptırtabiliyordu.

ölen yusuf topal'ın yazamam diyen doktor hanıma söylediği sözler;

"Bana daha önce Çınarlar Sağlık Ocağı’nda yazmayan doktor oldu, orada da böyle yaptım ve başka bir doktor bana 'Amca gel, sakin ol, ben yazarım senin ilacını’ dedi ve yazdı"

bir büyük yalan da avukatı bügün "eşi serebral palsili"ydi diyor. serebral palsi bebeklikte baslar ve devam eder. sonradan serebral palsi olunmaz. öyle bir rapor varsa o da sahtekarlıktır. felç geçirdi dese anlarım da bu kezde davasını yürütttüğü insanların neyi var ondan haberi yok derim.

gerçi ne yazsan ne farkeder ki bir ezik çıkar doktor egosundan bahseder. ego ne desen bilmez. kendi egosunu yaptıklarıyla yukseltmeye çalısmaktansa baskasının yaptıklarını değersizleştirip egosunu düşürünce değerli mi olacaksın?

not: doktor hanımın ifadesi;

Olay günü saat 08:40’ta, Yusuf Topal'ın muayene odasına girdiğini ve eşi adına ilaç yazdırmak istediğini belirten Ö.Y., eşinin kimlik numarasını sisteme girdiğinde kaydının istanbul’da olduğunu gördüğünü ve bu kişiyi daha önce görmediğini kaydetti.

Yusuf Topal’a, "ilaç yazabilmem için eşini görmem gerekir" dediğini söylediğini anlatan Ö.Y., şunları kaydetti:

"Yusuf Topal bana cevaben 'Yazacaksın' dedi. Ben de cevaben 'Eşini görmeden yazamam amca' dedim. Bunun üzerine Yusuf Topal bana bağırarak, 'Bana daha önce Çınarlar Sağlık Ocağı’nda yazmayan doktor oldu, orada da böyle yaptım ve başka bir doktor bana 'Amca gel, sakin ol, ben yazarım senin ilacını’ dedi ve yazdı' diyerek cevap verdi. Ben de 'Ben yazmayacağım amca, lütfen dışarı çık. Bir sürü hasta var, eşini görmeden ilacını yazmayacağım' dedim. Sonra kapıda bekleyen Telat isimli genç bir hastanın Yusuf Topal'a hitaben 'Amca dışarı çık, biz de sıra bekliyoruz. Bize de engel oluyorsun' demesi üzerine Yusuf Topal bu şahsa elinde bastonu havaya kaldırarak, şahsı iterek ve bağırarak odadan birlikte çıktılar. Ben de şahıs dışarı çıkınca 155’i arayarak, yardım istedim."

''DAVACI VE ŞiKAYETÇiYiM''

Hasta muayene etmeye devam ettiği sırada Yusuf Topal’ın bağırarak odasına tekrar girdiğini öne süren Ö.Y., şunları söyledi:

"Ben de Yusuf Topal'a 'içeride hastalar var, lütfen dışarı çıkın' dedim. Bunun üzerine Yusuf Topal benim üzerime doğru yürüdü. Masanın üzerinden üstüme doğru eğilerek ve bir eliyle sert şekilde masaya vurup diğer eliyle bastonunu sallayarak bana 'Bu ilaçları yazacaksın, ben 82 yaşındayım' dedi. Ben de korkarak 'Bana bu kadar yaklaşma' dedim ve ardından 'Daha fazla diretirsen polisi arayacağım' demem üzerine bana 'Ara devletin polisi de gelsin, devletin savcısı da gelsin. Sen bu ilaçları yazacaksın, beni kendine küfrettirme, kötü konuşturacaksın. Senin yaşın kadar ben eşime sigorta ödedim, ben belediye başkanının eşini tanıyorum' diye bağırdı ve bu şekilde odanın içerisinde bağırmaya uzun süre devam etti. Bu sırada sürekli masamı yumrukladı. Ben de bu sırada tekrar 155’i arayarak, acele etmelerini, sıkıntı yaşadığımız söyledim. Bana telefondaki polis, ekibin yolda olduğunu söyledi. O sırada Yusuf Topal yere çökerek 'Ben bu odadan çıkmıyorum, çıkartamazsınız' diyerek elindeki bastonu da yere vuruyordu. Bu şekilde bir süre daha devam ettikten sonra iki resmi polis memuru muayene odama giriş yaptılar ve bana 'Hocam şikayetiniz nedir?' dediler. Ben de polislere Yusuf Topal'ı işaret ederek 'Eşine ilaç yazdırmak istiyor, burada olmadığı için yazamıyorum, bu sebeple olay çıkarıyor' demem üzerine polisler, Yusuf Topal'ı odamdan çıkardı. Sonrasında bu şahsı ve polisleri bir daha görmedim ancak koridorda konuştukları sırada polisin 'Beyefendi, devletin resmi polisinin üniformasını çekiştiremezsiniz' dediğini, Yusuf Topal'ın ise bağırıp çağırdığını duydum. Sonrasında yaşanan olaylardan haberim olmadı. Ben bu yaşanan olay ile ilgili görevimi yapmamı engelleyen ve üzerime yürüyen, odamı uzun süre işgal ederek hastalarımın ve benim mağdur olmamıza neden olan, bağırıp çağırarak beni korkutan, ayrıca şahsımı tehdit eden Yusuf Topal isimli şahıstan davacı ve şikayetçiyim."

82 yaşındaki yusuf topal ı kim öldürdü sorunsalı

bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olarak yürütülen linç kampanyasıdır. şimdi dezenformasyonu düzeltelim;

82 yaşındaki yusuf topal giresun’un gemilerçekeği ilçesinde ki aile sağlığı merkezine gider ve yatalak ve evde sağlık hizmeti verilmesi zorunlu "olmayan" eşi için doktordan sağlık raporundaki ilaçların yazılmasını ister. ama doktor hanfendi giresun'a fındık toplayacak kadar saglıklı olarak istanbul'dan gelen evde bakım zorunluluğu olmayan hastanın aile sağlığı merkezine getirilmesini ister. çünkü hastanın durumunu görmeden ilaç yazmak kanunen suçtur. ayrıca hastanın kullanacağı ilaç fazlasıyla ölümcül ve üc ayda bir tahlil yapmadan yazılamayacak bir ilaçtır. aslında iyi niyet göstermiştir. çünkü normalde aile sağlıgı merkezleri sadece kendilerine kayıtlı nüfusa hizmet verir ve acil durumlar dısında nüfusuna kayıtlı olmayan hastalara bakma yükümlülüğü yoktur. kısacası o hastanın evde bakım zorunluluğu sağlık bakanlığınca verilmiş raporda "yoktur". kaldı ki evde bakım hizmetlerini verecek doktor hastane bünyesinde farklı bir birimdeki doktordur. eğer evde bakım gerkiyorsa doktor hanım evde bakımı arayabileceğini söyler. sonra da evde bakım doktorunun gelip hastayı muayene ettikten sonra evde yazabileceğini ifade eder. ama amcamız masayı yumruklar, birkaç esyayı devirir, bastonla doktor hanımın üzerine saldırır. araya giren diger hasta yakınları olur. amca muayenehanenin ortasına yere oturur ve hizmet bekleyen diğer hastaların hakları hiç umrunda olmaz. doktor hanım dısarı çıkar ve bekler ama amca halen hizmet verilmesini engellemektedir. bekleyen vatandasların da bir çözüm istemesiyle doktor hanım polisi arar ve yardım ister. 82 yaşında ve elindeki bastonu silah olarak kullanan ve diğer hastaların durumlarını hiçe sayarak tedavilerini engelleyen zorba için.

olay burada bitmiyor. gelen bu polis arkadaşlar ise çok brezilya filmi izlediklerinden olsa gerek ihtiyarı yumuşak ton ton sakallı bir amcamız diye sakinleştirip salıveririz zannıyla düşünürler. ama bilmediğimiz şey megerse amcam istanbul'da mahalleliyi illallah ettiren biriymiş. polislerin de yumuşak tavrını görünce önce korkup çekinmişken birden polisin silahını almak için saldırır. amerikan polisi olsaydı anında şok tabancasıyla veya silahını ceker vururdu. acaba silahı alsaydı ne olacaktı? polis için silah namustur. amca kendini yerlere atarak ve silahı almaya çalısarak mukavemet göstermektedir. arbede sırasında biber gazı sıkılır ve nahoş olan bir kaç birbirine vurma olayı olur. doktor hanım içerde olayı dahi unutmuştur. çünkü aynı olayı yüzlerce defa yasamıştır. zaten polis adamı götürecek o şikayetçi olmayacak ve günler bitmeye devam edecektir. polis biber gazı ile etkisiz hale getirip, yere yatırıp ters kelepçe uygularlar. (her suçluya ters kelepçe uygulanmaz. sadece polisin silahını almaya çalısacak kadar saldırganlasanlara ve tehdit yaratanlara uygulanır.) sonra ne mi oluyor? önce polis otosunun arkasına iki polis amcamızı koymaya çalısıyorlar fakat o hala mukavemet gösterip tekrar iniyor. burda polisin üzerine gözlerim yandı diye bağırarak hala saldırıyor. bu kez bi üçüncü olarak bir vatandas da yardım ediyor ve aracın arka koltuklarına oturtmayı basarıyorlar. bundan sonrasına görüntü yok ve kalp krizi de yok. gazın ve ters kelepçenin tesiri ve aşırı ajite olup vücudu adrenalin dolan yusuf topal kalp krizi geçiriyor. tabi doktor hanım efendi orada müdahale etmiyor. çünkü o dısarda bir adamın az önce sorun yarattıgını unuttu. onun için sıradan bir gün. zaten amca kalp krizini ne zaman nerde geçirdi bilinmemektedir. ekip otosunda mı, karakolda mı sonrasında mı? polislerin zorba adamı sürükleyerek ekip otosuna çuval gibi atmalarına dönersek. bunun yanlış olduğunu dahi söyleyen yok kendilerine. çünkü zorbalık yapana polis bu şekilde cevap vererek olaylara hakimiyetini kurar. bu dogrusudur. sonrasında ajitasyon için hasta kelepçeli bir şekilde hastaneye kaldırılıyor deniyor ama bununla ilgili de bir görsel yok. yusuf topal 82 yaşında birkaç saat önce doktora saldırırken şimdi kalp krizinden kurtarabilecek doktorlara muhtaç hale geliyor ve onu silahını almaya çalıstıgı polislerden bir ekip hastaneye yetiştiriyor. hayatını kaybediyor. polisler ve doktor görevlerini yaptıkları halde sorumlu tutuluyor. yakında doktor da polisler de görevine döner. çünkü doktoru neyle suçlayacaklar polisi neyle suçlayacaklar? yusuf topal öldüğü için magdur kahraman haline getiriliyor. görevden alma da zaten bu kuru kalabalıgın gönlünü etmek. kimse az sakin olsaydı bunlar yasanmayabilirdi demiyor. geriye ise yatalak eşi evde tek başına kalıyor. diye bir magdur edebiyatı da ordan. ama aslında eşi yatalak değil. kullanacağı ilaçta kontrolsüz kullanılabilecek bir ilaç değil. işin bir garip tarafı da şu. kullandıgı coumadin adlı ilaç fare zehri olarak da kullanılan ucuz bir ilaç. iç kanama geçirterek ölümlerine sebep oluyor. yani kontrolsüz kullanımı ölümcül risk tasıdıgını üst üste yazalım.... pekala bu ilaç ne kadar değerli ve reçetesiz alınabilir mi sizce?

evet coumadın fiyatı yalnızca 5 lira civarı ve reçetesiz de verilir. yani yusuf topal gidip eczaneden 5 liraya bu ilacı alsaydı tüm bunlar yasanmazdı. mantık yürütürsek doktor reçete ettiğinde ilaç için %20 den 1 lira 4 lira da muayene parası 5 lira. kendi reçetesiz alsa da 5 lira. bu ilacı sürekli kullanan hastalar bunu bilir ve zaten kafasına göre almak istiyorsa alır. bilnçli bir insan ve doktor muayenesiyle almak istiyorsa da doktor bile söylemeden önce tahlillerini falan yaptırır gelir. sonra doktor devam edelim derse kullanır.

hadi bakalım.
tamam, doktor bilmem kaç yıl okumuş da, zor eğitim ve şartlar altında diploma almış bilmem ne. ama daha da önemlisi o da bir insan evladı. onun da sevenleri var. onun da ailesi var. o kızcagızı bu kadar yerden yere vurup toplu linç etmek hangi insanlığa sığar? doktorları ezmek ve egonuzu tatmin etmek için sağlıgınız için çalısanlarla neden bu kadar düşmansınız? her doktor hayatında kaç tane hasta kurtarmıştır. kimsenin bir doktoru hem de hiç suçu olmayan bir konuda suçlaması saclmalığını gectim. toplumca linç etmek egolarınızı mutlu ederse de yapmayın yazıktır.

adam olan çıksın desin ki yaptıgı şu şey yanlıştır. şu kanuna aykırıdır.
şimdi size soruyorum.
yusuf topal'ı kim öldürdü?
suçlu polisler mi? doktor mu? 5 liralık ilaç için nasıl yazdırılabileceği anlatıldıgı halde dinlemeyip ortalığı kırıp döken her önüne saldıran kendi sinir harbi mi? son olarak ölüm her şeyi affettirir mi? affettirdiyse bile yasayanları suçlayıp haksızken haklı duruma geçmesi kime ne fayda sağlar.

not: kanuna göre iki önemli nokta var. 1- hasta olmadan doktorun ilaç yazması suçtur. sgk bu ilaçların parasını geri alır ve doktor ağır ceza da 2-5 yıl arası resmi evrakta sahtekarlıktan ve çete kurmak devleti zarara ugratmak gibi suçlardan yargılanır. diyelim ki doktor bu yargılanmayı göze alsın ve iyilik için hapse girmeyi dahi kabullensin. doktor yeri gelir bunu da yapar ama bu kezşu devreye giriyor: hastaya zarar vermemek;2- doktor yazdıgı reçeteye tam hakimdir. baskasının önerisiyle ilaç yazmak, istege bağlı ilaç yazmak gibi bir yükümlülüğü yoktur. istediği ilacı yazar veya yazmaz. saglık raporları eczanelerden 3 aylık ilaç alımı için vardır ve rapor diğer doktorlara biz bu ilacı yazdık, sizde isterseniz yazın niteligindedir. yani doktor hastaya bakar isterse o ilacı yazar isterse de bu raporu yazmıslar ama ben dogru bulmuyorum diye red eder. veya tahlil yapayım da uygun görürsem yazarım der. bu da doktorlugun kanunudur. yani 1 milyon doktor gelse ve hepsi rapor verse bu hasta aspirin kullanacak deseler ve cumhurbaskanı gidip bana aspirin raporum var yazar mısın dese doktor yazmayabilir ve bu suç değildir. çünkü reçete hastaya öneridir. bu ilaçları kullanmanı öneriyorum diye hastaya verilir. bunu bana önerdiler sende önermek zorundasın diye bir zorlama olamaz.

canan karatay ın meslekten men edilmesi

salak bir güruhun yoldaki adamın dahi bileceği şeyleri söyleyen ve bu nedenle el üstünde tuttuğu doktor. ama sokaktaki adam yine yapacağını yaptı. baslıkla alakasız olarak nedenini gıdaya bağladı. oysa ogtt konusunda zırvalamasıyla ceza almıştır. sanki gebelere diyabeti olsa bile ogtt yapılıyor gibi konuşmuş ve insanları yanlış yönlendirmiştir.. bilmeyenler için ogtt; milletin gizli şeker dediği yani normalde şekeri tahlillerde normal olan insanlara yapılır. gidipte bir seker hastasına ogtt yapmazsınız.

idlib

Irak ve suriye'de kurdistan devleti kurulup kurulmamasında kilit rol oynayan bölge. zira ırak ve suriye'nin kuzeyinde kurulacak bir kürt devletinin kımıldayacak alanı yok. tek çaresi idlib'i ele geçirip ordan akdenize ulasmak. bölgede bir kürt devleti demek tamamen sorun demek. amerika yardım eder mi bilinmez ama ikili oynayıp türkiye'ye sen idlibde dur bizde kürtlere türkiye söz dinlemiyor deriz, devlet kurdurmayız şimdilik gibi bir düşünceye de sahip olabilir. idlip olmadıkça barzani boşa kürek çeker. hatta kendi kuyusunu kazar.

80d the city

1. ya oksijen bizi 70 yıl hayatta tutan bir zehirse/#35925449
2. kurtlar vadisi pusu/#35925445
3. oksijen bir zehirdir/#35925437
4. abuzer kömürcü vs walter white/#35925372
5. bir at olsaydın adın ne olurdu/#35925357
6. yarakok kim amk/#35925353
7. kokoreçin gereksiz yere pahalı olması/#35925240
8. bir kaplumbağayı ters çevirip kaçmak/#35924187
9. keyif veren zararlı şeyler/#35924167
10. necmettin erbakan/#35923985
11. kedilerin sevimsiz olması/#35923928
12. 5 mart 2017 fenerbahçe osmanlıspor maçı/#35923855
13. biriktirdiği 6 ton porno dergi altında kalan adam/#35921805
14. adı efsane/#35921370
15. 4 mart 2017 beşiktaş çaykur rizespor maçı/#35921192
16. 77 cm değil ve zamanında kalkmıyorsa mutsuz eder/#35916452
17. 80d the city/#35916427
18. beyaz tv/#35916355
19. 52 özel harekatçı kömür oldu/#35916349
20. bir ara ortega sedat vardı ne oldu ona/#35915962
21. sözlük yazarlarının kan grupları/#35914156
22. yazı fontu icat etmek/#35911804
23. düğün günü damadın ağlaması/#35910355
24. spagettiyi bölerek pişirme sorunsalı/#35910281
25. birbirine en çok yakışan iki renk/#35906822
istatistik dereceleri

son girdiği entryler böyle. görüldüğü gibi anket yazarı. bilgi içeren entry girmek yerine anketlere cevaplar yazmış. eskiden böyle yazarlar ve böyle başlıklar silik olurdu ama son zamanlarda sözlükler de ipin ucunu bıraktı. böyle anketlere cevap verenleri yazar sayamıyorum.

aynısını bana göstermiş. hatta fikrini benimle paylaşmış. benim hakkında anket yoktu. özeldemn mesajla ne iş yaptıgımı kendine göre hakaret ettiği kanısıyla kıcına buz koyarak rahatlamış. teprinkler.

dayak yemeyi hak eden doktor

hayvanlara insan gibi davranan doktordur. sistem öyle maalesef. hayvanın biri gelir eşek der. adamı tenhada yakalasan ağzına sıcarsın ama doktorsun ses çıkarmazsın. biri kendini doktor ilan eder yok efendim neymişte kanını sulandırmış. su mu eklemiş amına kodugum diyesi gelir insanın.. kanını ölçmemişmiş metreyle mi ölçüyor. daha talil demeyi bilmez ama google amcadan öğrendiği iki tıbbi kelimeyle o gerçek doktordan iyi biliyordur.

bazı hayvanlar vardır. hastaneye gelir. sıra bekler. doktor belki o gün yüz insana bakmıstı ve bakacağı insanlar vardır. ama bu beyefendi içerde sohbet ediyorsun zannedip hayvanca kapıyı açıp girer. neden beni bekletiyorsun der. oysa hastanenin kapasitesi belli, doktor sayısı az ise doktorun suçu mu demez bu hayvan.

içerde göğüs ağrısıyla gelmiş biri varken bir hayvan eşiyle kavga etmiş. neymiş efendim eşine vurmuş da ayak başparmağı agrıyormuş. acile gitmişler ordan ortopediye göndermişler alçıya alınmış. beyefendi gecenin 4 ünde uyuyamamış birde bizim acildeki ortopedi uzmanına gösterecekmiş. hay amına kodugum gece yarısı senin alçıya alınmış ayagına tekrar bakılması için doktor acilde beklese ertesi gün muayene olmaya gelecek yüzelli kişi kimden hizmet alacak. saatlerdir bekliyormuş. ortalıgı yıkıyor. göğüs agrısı çeken hastaya bakıyorsun amca diyor ki dısardakinin durumu benden acil galiba önce onunla ilgilenseniz.. gidiyorsun neyin var. ortopedi uzmanı yok mu tartısması yasıyorsun. bu arada içerdeki amcaya dönüyorsun. ekgsini çekiyorsun. adam kalp krizi geçirmiş sen dısardaki dangalakla ugrasırken içerdeki hastanın durumu giderek agırlasmıs.

sonra zibidinin biri gelir. dısarda bıckın ayakları, yatırırsın sedyeye kafa yerinde değil çekmiş mi psikopatım ayaklarına yatan bi gerizekalı mı nedir. kan aldırmaya kalkarsın ufacık iğneden korkar debelenir hayvan gibi. dur lan hayvan dersin suç olur. sende daha çok okuyaydın da uzman olaydın der. o zaman senin gibi hayvanla kim ilgilenecekti öküz.

hayvan bile kendini tedavi eden yardım edeni ısırmaz. ama insanlar içinde daha hayvanlar oldugundan böyle dangalakça başlıklara entry girerler.

bir günde biri gelmiş. baska bir yerde bir doktora gitmiş de, istediğini yapmamıslar da acil kapısında ki camları indirmiş de. anlatıyor böyle elimde kalacağıdı diyor. polisler kovdu diyor. sonra da bana rapor yaz da gideyim diyor. kalktım ayaga, yanına geldim. ben olsam senin agzına sıcardım dedim. hemen durumunu düzeltti. hocam demeye başladı. siktir git elimde kalacan . bıckın ayakları yemez dedim. başladı yalvarmaya..

en sinir bozucusu da kocaman dag gibi adamlar salya sümük ben hastayım grip olmuşum diye gelir. sanırsın ölüm döşeginde. la agzında ki yüzünde ki sümügü sil desen adam bozulur. kocaman adamsın a.q. ufacık bi mikrop seni azıcık silkeler hepsi o.

yok canım. bugun mesela öglen biri gelmiş. durumu acil değil. yemek yediğimiz odaya gelip hastamız var niye bakmıyorsunuz diyor. kardes ögle tatili bekleyin diyorsun adam küfrediyor. la orda 5 kişiyiz hepimiz bi vursak canın cıkar kimse de görmez neyine güveniyorsun. bir arkadas kalkıp üzerine yürüdü. basladı hastam ölsün mü napayım diye basladı. getir hastanı bakayım dedi biri. hastası evdeymiş ilaç yazdıracağımış. işten ancak ögle tatilinde çıkıyormuş.

bir günde biri gelmiş. doktor nerde demiş. tuvalette demişler. adam tuvaletin kapısına gelmiş kapıyı tekmeliyor. gürültüye ben odamdan çıktım. o ara arkadas da tuvaletten cıktı. hasta doktora söyleniyor. ne yapıyorsun içerde. arkadaş da sıçıyordum dedi. hasta neden terbiyesiz kelime kullanıyorsun diyor. sıçıyordum baska nasıul söylenir dedi arkadas da gülsem mi aglasam mı halimize.
sonra biri de diyor ki neden yüzümüze bakmıyorlar. lan yüzünüze baksak astar istiyorsunuz. geçen birine nasılsın dedim. iki dakika sonra ilaç alacak param yok. ildeki hastaneye gidecek param yok diye borç istedi.

daivenjah jr

şimdi bir şey yazacağım ayıp olacak.

dayak yemeyi hak eden doktor

hayvanlara faydalı olmaya çalışan ama karşıdaki hayvanın çiftelediği doktordur. hayvan olsa yapmaz da insandan evrimleşmişse yapar.

doktor hasta diyalogları

öğlen arası doktor bir saat için eve gitmek yerine yolda yarım saat sürdügünden sağlık ocagında hemşirelere yemek ısmarlar. beraber yerler. sonra bir hasta kapı kapı dolasıp yemekhaneyi bulur. hemşireler öğle arası oldugunu, öğleden sonra gelmesini söylese de durumum acil diyen hastaya doktorun wcye gittiği söylenir. hasta wc nerde sorar ve aşagı katta deyince gidip wc yi bulur. gider wc nin kapısını çalar. içerden ses yok. bir iki dakika bekler tekrar ısrarlı ve uzun süre kapıyı tekmeler. içerde misin doktor acil durum var diye seslenir. içerdeki doktor bey acil kelimesini duyunca hızlıca çıkar.
hasta- doktor beş dakikadır kapıyı kıracağım nerdeyse. içerden çıktıgın yok. o kadar süre napıyorsun içerde?
doktor- sıçıyordum. tuvalette başka ne yapılır ki?
hasta- tuvalete iş yerinde mi gidilir. mesai saatinde yapılacak iş mi?
doktor- şu an ögle tatilindeyiz.
hasta- ama burası sağlık kuruluşu, kapınız açıksa hizmet vermek zorundasınız.neyse hocam ben muayene olacaktım.
doktor- öğle arasındayız. sonra gel. görünen bir acil durumun yok. (bu arada kapıyı açık bırakıp giden diğer doktora içinden küfreder)
hasta- ama benim durumum acil.
doktor- (ne olur ne olmaz diyerek) muayenehaneye geçelim.
muayenehanede;
doktor- neyin var.
hasta- başım ağrıyor.
doktor- ne zamandır.
hasta- valla hocam nerdeyse 20 yıldır ağrıyor. ( bu arada doktor başka şeyler var mı diye bir çok şey sorar ve baska bir hastalık belirtisi yoktur. tekrar baş ağrısı meselesine döner)
doktor- 20 senedir hiç doktora gitmedin de benim tuvalete gittiğim öğlen arası mı buldun?
hasta- yok hocam gitmediğim yer kalmadı üniversite hastanelerine gittim meşhur proflara gittim. (bu arada birçok meşhur hastanelere gittiğini sayar) tonla tahlil yaptılar, mr, tomo çektiler bir şey bulamadılar.
doktor- tamam bir agrı kesici yazayım. ver kimligini. (içeride beyin buldular mı acaba diye düşünüp kendince mutlu olup gülümser)
-hasta(kimliği uzatır) ama tahlil falan yapmayacakmısınız?
doktor- tahlil burda yapılmıyor. hastaneye araçla gönderiyoruz orda yapılıyor ama hastane öğleden sonra gönderdiklerimizi kabul etmez, arac da gelmez. hem ne tahlili yapacağız ki?
hasta- hocam muayene etmeden tahlil yapmadan ilaç yazıyorsunuz.
doktor- 20 sene boyunca gitmediğin doktor kalmamış. hepsini bıraktın ben gariban pratisyeni mi buldun.
bu arada doktor kontrol eder hasta başka bir şehire kayıtlıdır.
doktor- burda mı oturuyorsun.
hasta- evet. xygc mahallesinde.
doktor- aile hekimligin baska yerde. oturdugun yerde de baska saglık ocagı var neden buraya geldin ki.
hasta- ha bi ara oraya gezmeye gittiydim de ordaki doktoru çok sevdim. mahalledeki saglık ocagı öglen kapatıyor herhalde.
doktor- burda oturuyorsan burada bir doktora kaydını aldır. mahallendeki sağlık ocagına git kaydını yapsınlar.
hasta- hocam kaydımı siz alın. ben sizi çok sevdim.
doktor- ama ben sizi hiç sevmedim. hastam olmadıgınız halde acil durumunuz olmadıgı halde benim öğle tatilimi işgal ediyorsunuz. birde hastam olsanız kafayı yerim.
hasta- ama acil dediysem hastalıgım değil. acil işim vardı.
doktor. iyide acil işin var 20 dakikadır benle muhabbet ediyorsun. sıkıldım senden hadi git.
hasta- sizi şikayet edeceğim. allah seni bildigi gibi yapsın. saygısız. doktor olmuşsun ama.... (böyle şeyler söylene söylene gider)
doktor edilen hakaretleri şikayet etsem mi diye düşünür. şimdi onunla ugrasmak 1-2 saatini harcayacaktır ve sonra dava falan olaylar uzayacak. ama yarım saat sonra "hastayı muayene etmedi, odadan kovdu" diye şikayet edilmişiz savunma istenir. savunmaya şunlar yazılır. hasta ögle arası geldi. kişisel ihtiyaç nedeniyle geldiğinde wc deydim. kapıyı kıracak gibi vurunca çıktım. acil bir durum tespit edilmedi. hasta kayıtlı hastam olmadıgından ve durumunda bir aciliyet görülmediğinden bir işlem yapılmadı.

rapor almak

rapor almak diye yanlış bilinen öge. rapor alınmaz, rapor verilir. maalesef dilimize yanlış yerleşmiş.

güncelleme

artık zam yerine basınımız güncelleme kelimesi kullanıyor. öptum canım.

chp seçmeninin ak partiye kayması

tam tersi bende mevcut. kemal kılıçdaroğlu'nu ne derece acımasız eleştirilerim vardır. akp'yi desteklediğim entryler vardır ama şu son yıllar yetti artık. bu kadar hukuksuzluğu vatan millet sakarya diyerek kapatmak akılla izah edilemez. tam bir çılgınlık.
örnek https://www.uludagsozluk.com/e/8226111/

dünyadaki tüm siyasilerin türkiye yi yorumlaması

geçen hafta 6 gün boyunca internetim hiç yoktu. elimde değişik firmalardan 3 akıllı telefon, 2 mobil modem 1 ttnet modem var. 2 gündür de whats up bazen çalısıyor. diğerleri hiç çalışmıyor. bugun vpn yoluyla kısa aralıkla bağlanabildim. yabancı memlekette arkadaşlar neler oluyor dedi. birkacına cevap yazdım. 4 cü ukraynadan bir avukat arkadasım. arasıra türkiye'ye gelir. ona yazarken yine gitti. dua ediyorum en azından biryerlere giriyor. sosyal olmak dogru değil. vaktiyle ismet inönü'nün camilerin önünde siyaset yapılmasın diye camileri kapattıgı rivayet edilir. 12 eylülde 2-3 kişi yan yana yürüse bunlar siyaset yapıyor diye içeri alındıgı rivayet edilir. bizim sadece netimizi kapatıyorlar. halimize şükredelim.

god is a dj

bir satırlık yazar. 3 satır yazarsa ikisi küfürdür. sığlıkta çığır atlamış.

el nusra teröristlerinin türkiye de tedavi görmesi

tedavi etmeyelim ölsünler mi? insanlık yaralı olanı, yardıma ihtiyacı olanı korumayı emreder. suçu varsa tedavi ettikten sonra cezasını verirsin. bu zihniyetle bakarsan diyarbakır'da polisimiz askerimiz yaralı gelmişken pkk yanlısı personelin ilgilenmediği söylentisinde ne diyeceksiniz?

şimdi bir örnek anlatayım. pkk(pyd) o kadar mücadele edebileceği yer varken sınırlarımıza yakın yerleri seçiyor. çünkü karşısında da bir türk köyü oluyor. pkk sırtını türkiye tarafına dayıyor ve artık el nusra mı dersin ısıd mı dersin öso mu dersin kiminle savasıyorsa savaşsın attıkları herşey direk türkiye içine girip zarar veriyor. sonra orda yaralanan iki tarafından da yaralıları türkiye'ye geliyor. pyd yani pkk yanlıları ösoluları hastane içinde sedyelerde linç ediyor. diğerleri kahraman edasıyla karşılanıyor. sözlükte de aynısı mı oluyor merak ediyorum? pyd lileri tedavi edelim öso'luları bırakalım ölsünler mi? aylaar geçti. bizimkiler ösonun attığı mermii havan gibi şeylerin yol açtığı ölümleri bahane ederek gittiler ösoyu bombaladılar. bazen düşünüyorum da Işıd bize neden saldırıyor? amerika'nın güdümüne girip pyd yanında yer aldıgımız için olmasın? unutmayın bu ülkede ısıd kobani'ye saldırıyor türkiye asker göndermiyor diye büyük eylemler yapıldı.

rus uçağını düşürüp nato yu çağırmak

bu olayda rusya'yı taktir ettim, türk olmaktan değil ama türkiye'yi yönetenlerin tavrından utandım. bir uçak vuruyorsun. savunma olarak uçak kimliği belirsiz cisim olarak korkakça yapılan saklanmaya çalışılıyor. sonrasında natoya koşuluyor. yaptın bir iş, bence yapmak için geç bile kaldın ama bu korku nedir? rusya ise ne yapıyor. olmuş bir olay artık rusya seni görmezden gelemeyeceğini anlayacak ve seninle iletişime geçip anlaşması gerekecek. rusya bu gelişmeleri beklerken sen neden natoya gittin. bir anlamı yok. nato ne yapsın diye gittin? korkakça abilerini çağıran çocuk gibi utanç verici.

başlıktaki natoyu çağırmak kelimesini anlamadım. toplantıya çağırmak olması gerekirdi. natoyu ülkeme çağırmak gibi anlaşılıp yorumlar yapılmış.

natoyu toplantıya çağırdık. ne dedik?

-efendim biz bir yabancı cisim vurduk.
-haberiniz yok mu rus uçağı vurdunuz, hatta ruslarda uçağımız düştü diye açıklama yaptı.
-başımıza birşey gelmesin aman. biz 5 dakika içinde 10 defa uyardık. hatta ingilizce bile uyardık. zaten sürekli girip çıkıyorlardı.
-pilot ingilizce bilmiyormuş.
-...

böyle saçma bir iş. uçağı vurmak süperdi ama gerisi eziklik. çağır rusya büyükelçisini; söyle ülkene ülkeme girenin amına koyarız de çık. onlarda ya yapmasaydın iyiydi olmuş bir iş. bir dahakine vurmayıp bize bilgi verirsiniz inşallah. daha dikkatli olacağız deyip giderdi. ama biz olayı şova çevireceğiz ya. arkasından birde türkmenleri vuruyordunuz de. iki olayı vatandaşına sebep sonuç gibi anlatıp kendine oy verenlerin kafasını biraz daha bulandır. türkmenler için vurduysak rusya ile savaştayızdır ama bunu anlayacak beyin nerde?
ama siyaseti algı sapması sağlayarak yapan bir yönetim anlayışı oldukça burda ne yazdığımı bile anlamayacak beyni bulanmışlar olacak. önce bu adam iyi mi yazdı kötü mü yazdı onu değerlendirecek. solcu mu sağcı mı diyecekler. bunlar geçici şeyler. burda taraf olunacak durum yok. %100 haklı oldugun bir durum için korkman acınası bir durum. herkese dayılık taslarken.